29 Haziran 2010 Salı

SONISPHERE 2010’A DAİR...


İstanbul semalarını üç günlüğüne esir alan metal fırtınasından arta kalanlar...

1.GÜN...
KAZANAN: RAMMSTEIN

Alman endüstriyel metal müziğinin dev ismi Rammstein, beklentilerin de üstünde bir sahne şovuyla izleyenleri mest etti. Bir bakıma İstanbul topraklarına özel olarak hazırlanmış “Light” bir sahne şovuydu aslında. Sanırım daha ileri gitmemeleri için organizasyon tarafından ya uyarıldılar ya kendi inisiyatiflerini kullandılar. Neyse. Müzik ve sözler kalitesi bakımından bir çokları tarafından eleştirilmesine karşın hem müzikal hem görsel anlamda Rammstein’in teatral şovunda neler yoktu ki... Sahneyi kaplayan dev bir Almanya bayrağı. Şişme botla yapılan stage diving (botun içinde ki grubun arıza ve şamar oğlanı Christian Flake Lorenz’dan başkası değildi). En bilinen parçalarından “Du Hast” esnasında yapılan pyro (ateş) gösterileri ki bunların arasında ışık kulesiyle sahne arasında kurulan tellerden hızla geçen fişekler de dahil. Flake’nin, grubun solisti Lindemann tarafından bir küvete konulurak yaklaşık 10 metre yükseklikten bizzat solist tarafından üzerine ateş suyu atılması.. Olay yaratan “Pussy” sırasında Lindemann’ın fallik düşüncelere sebebiyet veren köpük şovu. Sahneye fırlayan hayran görünümlü dublörün yakılma anı ve bunu gören eski sevgilimin telefon açarak sahnedeki adamın sen olmasını o kadar çok istedim ki demesi de gecemin içine hafiften etmiştir.. Ne yaptıysam artık kadına!. Çok sevdiğim “Benzin” parçasında bir benzin pompasının sahnede alevler saçması...

Neredeyse hemen her şarkıda ayrı bir gösteri. Özenle hazırlandıkları ve hiç bir masraftan kaçınmadıkları açıktı. Bizlere ise sadece ağızlarımız ve kulaklarımız beş on karış açık vaziyette olanları hayretler içerisinde izlemek düşmüştü.

RAMMSTEIN PLAY LIST
1 – Rammlied 2- Bück stabü 3- Waidmanns Heil 4- Keine Lust 5- Feuer Frei 6- Wiener Blut 7- Fruhling in Paris 8- Ich tu dir Weh 9 –Benzin 10- Links 2 3 4 10- Du Hast 11- Pussy 12- Sonne 13- Haifsch 14 – Ich Will

…Notlar…
• İlk günün bir diğer göze çarpan ve ilgi gören grubu, Alice in Chains’di. Grunge müziğin bu başarılı temsilcisinin bir trash metal festivalinde ne işi var diyenlerin yanı sıra iyi ki geldiler gördük izledik ve dinledik diyenlerde vardı. Layne Stanley’in yerini dolduran William DuWall hayranlarından geçer not aldı.
• Pentagram’ı çok istememe rağmen son dakikada çıkan işlerden dolayı kaçırdım. Pişmanım…
• Rammstein sırasında pogo olaylarına giren ergenlerin arasında kalmak ise orta yaşın eşiğindeki kendimi fazlasıyla yıprattı ama zevkliydi.
• Güvenlik kafasına göre takılıyordu. Bozuk paraları toplamak nasıl bir şey anlamış değilim. Ve tabi çakmak.. Çakmağı ve bozuk paraları kaptırmadık ama kaptıranları düşününce, Cem yılmaz hesabıyla güvenliğin ücretinin nasıl ödendiğini tahmin eder gibiyimdim.
• Yiyecek ve içeceklerin su haricinde fahiş fiyatla satılması, katılımcıların dışarı çıkıp girmelerine izin verilmemesi göze çarpan saçmalıklardı.

2.GÜN...
KAZANAN: MANOWAR

Sonisphere’e damgasını vuran ikinci olayın yaşandığı gün ve konser. Akıllarda şu cümle ile kalacağı garanti;“Bu festivale dört büyük grup geldi diyorlar (Big Four’u kastediyor burda!). Siktir ordan!!!”. Bu sözü söyleyen ise Manowar’ın oturan boğa görünümlü bas gitaristi Joey Demaio. Kitleyi gaza getiren bu sözün ardından Black Sabbath’dan “Heaven and Hell”I söyleyen grup Ronnie James Dio’ya olan saygılarını göstermiş oldular.

Dio’nun zamansız kaybından dolayı boşalan 2.gün headlineri için Alman grup Accept’te karar kılınmıştı. Bu karardan sonra ilgili forumlarda, Accept’ten ziyade Manowar’ın 2.gün headlineri olması gerektiği yönünde tartışmalar yaşanıyordu. Accept öncesi çıkan Manowar ise adeta ben burdayım ben varken kimse bugünün headlineri olamaz tavırlarında gayet başarılı bir konser çıkarttı. Demaio’nun türkçe sekansının yanı sıra, frontman Eric Adams’ın çığlık şovu ve kitleyle olan inanılmaz iletişimi, Karl Logan’ın soloları gerçekten görülmeye değerdi. Hemen her şarkıda kitlenin kusursuz bir şekilde eşlikçiliği ise festivalin görülmeye değer en güzel anlarından biriydi.

MANOWAR PLAY LIST
1- Manowar 2- Brother of Metal Part One 3- Call to Arms 4- Kings of Metal 5- Warriors of the World United 6- Hand of Doom 7- House of Death 8- Heaven&Hell 9- Hail&Kill 10- Black Wind, Fire&Steel

…Notlar…
• Manowar sonrasında ciddi oranda bir saha boşalması oldu. Accept boş stada çalacak derken sanırım bir çıkan bir daha giremez uyarısının nispeten Accept lehine geliştiğini söylemek doğru olur. Yine de Manowar kadar bir kitleye çalamadılar.
• Accept iyi bir grup olabilir ama bana pek hitap ettiğini söyleyemem. 4. parçalarından sonra Big Four nadası için erkenden çıktım…
• Organizasyonun müşterilerini yolunacak bir kaz olarak gördüklerinin ikinci günüydü.
• Ses sistemi bir iyi bir kötüydü. Ortalamayı tutturamadılar bir türlü. Ve bolca küfür yediler.
• Sahne önü için ayrılan alan neredeyse orta sahaya gelecekmiş. Hani o derece büyük. Daha fazla para kazanalım derseniz böyle saçmalıkları yapabiliyorsunuz.
• Yiyecek içeçek standında peçete veya benzeri bir şeyin olmaması eksiklikti ama 3.gün ıslak mendillerle durumu kurtardılar.
• Volbeat’i kaçırdığım için pişmanım…
• Hayko Cepkin’e yapılan terbiyesizlik için söyleyecek bir şey bulamıyorum. Ergen bedenlerin anlamsız tepkileri olarak kalsın akılda.

3.GÜN...
KAZANAN: METALLICA

1993 yılındaki ilk konserlerinde 14 yaşında ergen bir insan evladıydım. Aradan 17 yıl geçmiş. Yanımda 93 yılındaki konsere beni götürerek bana süper bir kazanç sağlayan eşsiz dost Bilgehan var. Son gün kuzenimiz Utku’yu da yanımıza alarak ona unutamayacağı bir deneyim yaşatmak istedik. Ve 14 yaşında olan Utku ilk konser deneyimini Big Four’la yaşayarak benim bir adım öteme geçmişti.
Metallica’ya dönecek olursak, bildiğiniz gibi. Çıktılar ve çaldılar. Stad bir ayin yeri gibiydi. 50 bin olarak tahmin ettiğimiz kitlenin hemen her şarkıya kusursuz bir şekilde eşlikçliği grubu mest etmişe benziyordu. Zira sürekli seyirci ile iletişme geçerek karşılık verdiler.

Pyro şovları ise Rammstein’in gerisinde kalsada sahnedeki Metallica’ydı ve bunu çok dert edinmedik. Death Magnetic Tour’un Avrupa ayağının son konseri olan etkinlikte, grup elamanları tam anlamıyla muhteşem bir setlist ve performansla stadı dolduran onbinleri kendinden geçirdi. Kirk ve Rob’un soloları karşısında şaşırmadık ama mest olduk...

METALLICA PLAY LIST
1- Creeping Death 2- For Whom the Bell Tolls 3- Fuel 4- The Four Horsemen 5- Fade To Black 6- That Was Just Your Line 7- Sad But True 9– Welcome Home (Sanitarium) 10- All Nightmare Long 11- One 12-Master of Puppets 13- Blackened 14- Nothing Else Matters 15- Enter Sandman 16- Breadfan (Budgie cover) 17- Trapped Under Ice 18 – Seek&Destroy…

…Notlar…
• Slayer muhteşem çaldı. CD'den çalıyorlarmış gibi bir soundu şahsen Placebo konserinde yaşamıştım.
• Megadeth’e yapılan haksızlık herhalde kimseye yapılmamıştır. O nasıl sestir anlamadık. Dave Mustaine kendisinden beklenmeyecek kadar soğukkanlı davrandı bu durum karşısında. Şarkılarını söyledi ve gitti. Yinede sahnede Megadeth’I izlemek büyük bir keyifti.
• Metallica öncesi verilen arada saha Meksika dalgasıyla kendine hayran bıraktı.
• Megadeth’de yaşanan ses sorunu ne hikmetse Metallica’da yaşanmamıştı.
• Ayrıca Metallica sırasında ekrana yansıyan sahne ayrıntıları muhteşemdi. Araya ilgisiz bir kaç kare girmiş olsada…
• İlk iki güne göre katılımın en yoğun olduğu gündü. Takdir edersiniz ki bunda Big Four’un etkisi yadsınamaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
• İlk iki gün tıkır tıkır işleyen sahne programı 3.gün yerini aksaklıklara bıraktı.
• Slayer sahneden klasikleri “Raining Blood” söyledikten sonra alkışlarla uğurlandı.
• Anthrax’a yetişemedik. Pişmanım…
• Organizasyonun müşterilerini yolunacak bir kaz olarak gördüklerinin son günüydü.
• Güvenlik yine kendi kafasına gore davranıyordu.Kahvehanelerden toplanmış adamlarla güvenlik bu kadar olur işte dedik...
• Güvenliğin sahneden dağıtalan penaları toplayıp genç bedenlere yüksek fiyatlara sattığını gördük…
• Yaşanan bazı eksik ve yanlışlıklara rağmen böylesine büyük bir organizasyonu bu ülke topraklarında görmek ve izlemek gerçekten muhteşem bir deneyimdi. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder