24 Ağustos 2009 Pazartesi

CHICKENFOOT!


Rock seviyorum sözde. İlginç gruplar saksı misali kafaya düşmese haberim olmayacak. Yorgun bir haftaya eklenen Cumartesi öğleden sonrası Conan O’Brien fonlu uyuklamadan birden sıyrıldığımda, nedeninin sağlam yürüyen davul bas gitara sağlam çığıran bir solist olduğunu duydum. Kulaklar gözlerden daha önce açılmış olacak ki beyaz gitar üzerine çizili şekilleri falan hayal meyal görünce “Tommy Morello yeni grup mu yapmış?” diye düşündüm. Tam açılamadan artistik bir blues kapanışı üzerine yeni nesil gitar numaralarıyla parça bitip Conan tebrik için sahneye gelince duydum Chickenfoot adını.

İnternete bakınca iş büyüdü tabi. İlk önce gitardaki şahsın Joe Satriani olduğu anlaşıldı. Davulcu Red Hot Chili Peppers’den Chad Smith, vokal Van Halen’dan Sammy Hagar ve bas gene Van Halen’dan Michael Anthony. Vay babam vay deyip gömüldüm.

Grubun amblemi de ilginçti. “Peace” sembolüne benziyordu ama daire değil dikdörtgen içindeydi. Hani ters dönmüş zarfa benziyor diye düşünürken bizim 40 küsür yıllık Peace’in tavuk ayağı iziyle aynı olmasından üretilen grup adı...eh yani.

Az önce seyrettiğim videoyu düşündüm. Derhal Kapıkule’den sınırı geçip Youtube’a bağlandım ve videoyu bulup tekrar seyrettim. Satriani çok önde değildi, pek heyecanlı çalıyorlardı. Ne yalan söyleyeyim kendisi büyük ustalardan olmakla birlikte, solo albümlerinde önde uçurken arkadaki davul basın monotonluğu yüzünden uzun süre dinleyebildiğim bir şahsiyet değildi. Ancak burada tam yerine olmuş diye düşündüm. Kemale ermiş abilerin bu kadar gaza gelmelerinden bir tatlı huzur aldım. Sonra sitelerini bulup okumaya başladım.

Satriani’nin en çok istediği şey meğer sıkı vokal odaklı baba bir rock grubunun üyesi olmakmış. Ancak uzun kariyeri boyunca grup grup dolaştıktan sonra kenara attığı paralarla yaptığı solo kayıtlar patlayınca hiç hesapta olmayan gitar kahramanlığı payesi üstüne yapışmış kalmış. “Chickenfoot’a kadar bana hiç bir grup bu kadar uymamıştı” diyor.

Vokale dönersek Sammy Hagar 70’lerin başında David Lee Roth’un yerine Van Halen’a eklenmiş. Van Halen – David Lee Roth birbirine yapışık isimler. Sammy ne yaparsa yapsın eleştirileceğini bilerek “Grubun ikinci solisti olarak eleştirilmek yerine tek solisti olacaktım” diyor. Böylece Van Halen’ı yeni başarılara taşıyarak epey bir numara albümler üretmişler. Sammy sahne şovlarına artistik ögeler katarak grubu daha önceki halinden farklı bir noktaya taşıdığını söylüyor. Bu noktadan sonra da “Yeni bir kariyer arayışında değildim. Ancak bu tayfayla takıldıktan sonra ancak bir aptal ‘ben yokum’ diyebilirdi. Bu müziğin yapılması ve duyurulması gerekiyordu. Bizi kıyaslayacaksanız Zeppelin’le kıyaslayın” diyor.

Basta Eddie Van Halen’in uçması için pisti hazırlayan Michael Anthony aynı zamanda grubun eşsiz vokal kompoziyonunun oluşmasına geri vokallerle destek oluyordu. “İçimden geleni yapıyorum işte” deyip kısa kesmiş.

Anthony’yi destekleyen ise 80’lerin başında Red Hot Chili Peppers’a katıldıktan sonra kültleri arka arkaya dizip Dünya çapında tanınmaya giden yoldaki taşları döşemeye yardımcı olan Chad Smith. Chad, Chickenfoot’da sıkı rock sallıyor. Hagar “Adama bir mikrofon bile verseniz davul setindeki tüm parçaların sesini gene de duyarsınız. Sıkı ama dengeli. Onun Groove’u olmadan bu grup olmazdı” diyor.

Grup Sammy’nin Meksika’daki barında şans eseri bir araya gelmiş. Sammy ile Michael zevk için çeşitli müzisyenlerle takılırken alışkanlıklar oluşmaya başlamış. Chad’le işler iyi gidince daha ciddi bir şeyler yapalım diye konuşmuşlar. Ancak kendilerini vaadedilmiş topraklara götürecek “tüten” bir gitarcının eksikliği hissedilmiş.

Satch gelip üçlüyle takıldıktan sonra “daha önce hiç hissetmediğim bir deneyim yaşadım” diyor. “Hep istediğim büyük rock grubu rüyasını boşvermek üzereydim. Bir kaç parça çaldıktan sonra müziği aynı şekilde yapmak istediğimiz ortaya çıktı. Aklımızdaki tek soru ‘sıkı bir albüm yapabilirmiyiz’ idi”.

Böylece Chickenfoot’un aynı adlı albümü çıkmış.

Satriani “Bunlar asla tek başıma yapabileceğim parçalar değildi. Bu tür parçaları yaratmak için böyle bir gruba ihtiyacım vardı. Çalarken onlara her zaman yapabileceğimden fazlasını vermeye çalışıyorum. Gruptaki herkes de benzer şekilde davranıyor” diyor.

Sammy parçaların sözlerini de yazıyor. “Konuya takılmıyorum. Joe’dan gelen müziği duyduğumda geriliyorum ve normalde söylemeyeceğim şekilde şarkı söylemeye başlıyorum. Aramızda böyle bir etkileşim var” diyor.

Albümdeki 12 parça ile ilgili grubun kendi yorumlarını Chickenfoot’un 12 günü belgeselinden izlemek mümkün www.chickenfoot.us/12days. Epey makara da var.

Albümden bana kalanlar ise şunlar oldu. Parçalar sıkı - gevşek, derin anlamlı - günlük sıkıntılar, yaşam – aşk arasında dolaşıyor. Bir kaç dinlemeden sonra hepsinin hoşluğu ayrı ayrı farkedilmeye başlıyor.

Sanırım albümün hiti Oh Yeah. Bu parça niye bu kadar sıkı diye incelediğimde başarılı bir formül üzerine kurulu olduğunu gördüm. Roger Waters’ın Pink Floyd günlerinde bol bol kullandığı çekiç yürüyüşü ritmi. Blues shuffle üstüne parçanın geçişlerinin olduğu yerlerde arkaya döşenmiş Hammond benzeri klavye tonları bende benzer keyfi uyandırıyor. Zaten TV’de grupla ilk tanıştığım parça buydu. Yeri ayrı.

Runnin’ Out her şeyin içine etmekte olduğumuz bir dünyada “herşeyin içine ediyoruz” vurgusunu yapıyor. Lazım.

Turnin’ Left. Tam gaz. İlerleyen sololarda Hagar-Satriani atışması var. Bu yaşta o tizler o gırtlaktan çıkıyorsa daha duyacak çok parça var diye düşündürüyor.

Learning to fall ve Future in the Past ağırdan ve derinden giden ne zamandır kimsenin yapmadığı özlediğimiz rock türküleri.


Web: www.chickenfoot.us

MySpace: www.myspace.com/thechickenfoot

Facebook: facebook.com/pages/Chickenfoot/44512487307


Kaya Zeren'e sevgilerle...

Meraklısına not: Bundan böyle bu blog daha aktif olacak. Çok fazla ara verdim. Çok sevdiğim sinema dışında artık müzik yazıları da yer alacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder