
Son günler malumunuz. Açılımlar zamanındayız. Yedi yıldan bu yana ülkeyi yöneten AKP’in Kürt sorununu çözme girişimi aldı başını gidiyor. Çözülür veya çözülmez bu potaya girmek yerine, asıl ilgimize dönersek, uzun zamandır sanal dünyada çeşitli teaser görüntüleri ve beş dakikalık bir sahnesiyle gündem yaratan “Nefes” filminin vizyon yüzü görüp göremeyeceği.
Çekimlerine 2007 yılında başlanan filmin yönetmenliğini, reklam ve klip dünyasından gelme Levent Semerci yapıyor. Oyuncu kadrosu tamamen tiyatro kökenlilerden oluşan film, sürekli vizyon tarihi değiştirmesiyle artık bekleyenleri nefessiz bırakacak hale geldi. Filme dair bilinen hikaye, 2365 metre yüksekliğinde ki Karabal tepesinde konuşlu bir röle istasyonunu korumakla görevli 40 kadar askerin yaşadıkları...
30 yıla yakındır Türkiye’nin gündeminde yer alan Güneydoğu ve buna mukabil terör sorunu aslında sinemacılar için biçilmiş bir kaftan. İçerisi ve dışarısıyla her biri öykü tadında yaşamların olduğu, yaşamların son bulduğu, hikayeleri ve görselliği dopdolu bir kaftan bu. Ama asıl dert tabiki konuyu veya konuları nasıl ve hangi cesaretle işleneceği idi. Şimdiye kadar yapılanlar, ne şiş yansın ne de kebap tadında etliye sütlüye dokunmayan, (Güneşi Gördüm) ya da hamaset ve militarizm kokan (Kurtlar Vadisi Irak) gibi denemelerdi.
Nefes filmi bunların neresinde olacak şu an bu bir muamma, ama son yayınlanan beş dakikalık sahne az da olsa bir fikir edinmemizi sağlıyor. Uyursan ölürsün. Bu söz filmin ikinci adı gibi kalacak neredeyse. Sahneyi anlatmaya gerek yok. Çekim ve oyunculuklar muhteşem görünüyor. Teknik başarısı üst düzeyde. Daha önceki teaser görüntülerinde hafiften “Full Metal Jacket” havası aldığımız film, artık başka bir noktaya doğru gidiyor.
Askerlik yapan cenah çok iyi bilir ki, bu sözü askerlikleri boyunca defalarca duymuşlardır. Ve gerçekliği, yaşanan acı olaylarla örneklendirilmiş, tecrübe edilmiştir. Yaşanan son acı tecrübe ise, sanki bu sahneye ve anlattığına nispet yaparcasına evet ben gerçeğim diyerek yaşandı. Nöbet mevziinde uyuyan askerlerinin eline ‘fırsat eğitimi’ altında pimi çekilmiş el bombasını veren ve sonrasında bu dört askerin yaşamının son bulmasına neden olan acı gerçeklik. Ve sanal dünyada ilgiyle takip edilen filmin gündemin tam ortasına düşmesi.
Bundan sonrası merakla bekleniyor. İki yıl önce çekimlerine başlanan ve hali hazırda gösterim tarihi net olmayan bir film. Bunun yanısıra içerik doğal olarak olarak flu. Yani savaş karşıtı bir film mi göreceğiz yoksa militarizmi dibine kadar yaşayacakmıyız. Yoksa “liberal” söylemlere mi maruz bırakılacağız... Nasıl olursa olsun , sinema severserleri, teknik ve görsellik olarak çok iyi bir filmin beklediğini, gişede sağlam rakamlara ulaşacağını ve dahasında hakkından çok fazla söz edeceğini söylemek kehanet olmaz sanırım. Eğer vizyon yüzü görürse tabi...
Gündem allı pullu. Kimilerince Kürt açılımı kimilerince demokratik açılım. Yeni bir vizyonun eşiğinde ülke. Bu aşamada iktidar sahipleri bu vizyonu sekteye uğratacak hemen şeyden imtina edeceklerdir. “Nefes” için söylenenler, konuşulanlar “alın size açılım”dan öteye geçemedi henüz. Şimdiden yayınlanan kısa görüntülere bakılıp bir çok gerekli gereksiz yorumlar ve öngürüler yapılıyor. Ve bütün bunların ikitidar sahiplerince bilindiğini ve dikkatle izlendiğini hepimiz biliyoruz. İktidarın demokratik açılımlardan fazlasıyla söz ettiği bir dönemde filmin gösterime çıkmaması herkesin kendisine göre demokrasi istediğini bir kez daha göstereceğide aşikar. Ve bu yüzden “Nefes” vizyonsuz kalabilir. Veya bizler artık nefesimizi kaybetmiş oluruz...