1 Aralık 2010 Çarşamba

Bir “APAÇİ” ağlıyor!...


Uzun zamandır yurdun çeşitli yörelerinden yükselen “Apaçi” hareketinin aslında temellerinin 90’lı yıllarda atıldığını söylemek pekte yanlış olmaz. Youtube ve Facebook gibi sosyal medya siteleri aracılığıyla birer alay objesi olarak yaygınlaşan ve engel olunamayan bu hareketin altında yatanlarına bir göz atmak istedik. Kendimizce sonuçlar çıkardık. Keyifli okumalar....


2019, Filter, Godet, Switch, Fix, Cantina, Zing, Dulcinia ve adını hatırlayamadığım bir çok club. Şimdilerde birer nostalji tadında beynimde dolaşıyor. İstanbul semalarında elektronik müziğin bir çatı altında toplandığı ilk mekan olarak bilinir Maslak 2019. Efsanedir. Milattır. Takvimler 1993’ü işaret ettiğinde mabed, Maslak Oto Sanayi’de açılır. O dönem aynı isimle bir radyo istasyonu da mevcuttur. İstanbul gece hayatına yepyeni bir soluk getiren mekan, içinde çalınan müziği bilenlerin ve bu müzikle kendini ifade edebilenlerin buluşma noktasıydı. Uzun bir süre kendi çapında farklı parti ve performanslara ev sahipliği yapan mekan; clubbing, rave gibi kavramların yurda hızlı bir şekilde girmesiyle format atarak 97’de kapılarına kilidi vurmuştu.

Yeraltı kültü Maslak 2019 sonrasında mainstream kulvarına çıkan bir organizmanın parçası olmakta Türk insanı hiç bir sakınca görmedi. Yazılı ve görsel basının ilgisi de abartı yorumlarla birlikte gelişiyordu. “Nereden çıktı bu insanlar” tadında başlıklar o günlerin moda cümleleriydi. Radyolar bile günün şartlarına uygun müzikler çalıyor, yeni trendimiz büyük açık hava partileriyle kutsanıyor ve karşılanıyordu.

Elektronik müziğin hemen her türünde konser, parti performans gösterileri neredeyse haftanın tamamına yayılan bir çizgide ilerliyordu. Yer altında sessizce takip edilen kültür artık yüzeye çıkmış ve yeni bir şekle şemale bürünmüştü. Clubber terimi gündelik yaşamın içine girmiş ve kendi prototipini yaratmıştı. 15- 40 yaş aralığında bir kitleydi söz konusu olan. Hemen hepsi iyi okullarda okumuş ciddi bir kariyere sahiptiler. Mutlaka haftanın bir kaç günü dışarı çıkan ve değişik kulüplere giden, ideal tüketici olarak görülen, sık sık yurtdışına seyahat eden kişiler bunlar. Meslek sahibi olmayanlar yani ceplerinde öğrenci pasoları taşıyanlar ise iyi okullarda okuyor ve varlıklı ailelerinin destekleriyle hemen hemen bütün organizasyonlarda boy gösteriyorlardı.

Synthesizer temelli elektronik müzik ne oldu da şimdilerde alt kültürdeki kitlelerin ilgisine mahzar oluyor ve bundan ne derece zarar görüyor. Cevap çok basit aslında. Müzik asıl kitlesine kavuştu!.. İddialı bir laf olarak sizi şaşırtabilir. Aksini bile iddia edebilirsiniz. Ve fakat gelin görün ki benim için tam manasıyla olan bu. Elektronik müzik “trend”olmaktan çıkıp olması gerektiği yere yani yeraltına çekildi. Yeraltının asıl sahipleri ise kendilerini en iyi ifade edebilecekleri bir alan buldular.

Kentin gettolarında yaşayan bu kitle, birdenbire ortaya çıkmış değil. Elektronik müziğin trendy olarak hüküm sürdüğü zamanların son demlerinde boy göstermeye basladılar. Ve müziği trend olmaktan çıkartıp kendi içlerinde bir yere çektiler. Tabi bunu yaparken bilinç düzeyinin ne derece yükseklerde olduğu ise bir muamma. Gettolardan akın akın rave ve partilere gelen şimdilerde “Apaçi” o zamanlar “Krobır” olarak adlandırılan yaşam formları, beyaz yakalı kitleyi fazlasıyla rahatsız etmişti. Artık partiler ve DJ performansları, kısıtlı özel girilebilen organizasyonlara ve hatta ev partilerine devşirilmişti. Bu beyaz yakalı “temiz” kitlenin “kirli” olandan arınma ve saklanma yoluydu.

Bu noktada bir detaya dikkat çekmekte fayda var. Beyaz yakalı clubberlar ve tam karşılarında ki kitle hiç bir zaman aynı platformda buluşamadı. Birbirlerini kabullenemedi. Her iki tarafın da eksiklikleri vardı ve birbirlerinden ölesiye nefret ediyorlardı. Hiç bir taraf birbirini anlamayı bırak dinlemeyi bile düşünmedi. Müziği paylaşmak yerine birbirlerine düşman kesildiler. Güncel tabiriyle birbirlerine fazlasıyla “ötekiydiler”. Dans pistlerinde ötekiler plaklardan yükselen sesleri önemsemeyip, bir arada bulunmanın tadını çıkarmayıp aksi yönde davrandılar. Biri hayata karşı daha donanımlı öteki ise hayatın dip noktasında binbir güçlükle varolma savaşı veriyordu.

Varolma savaşındaki “öteki” dönem itibariyle “zengin” işi olarak kabul ettikleri bu müziği bir basamak olarak kullanmakta gecikmedi. Artık ait oldukları çevrelerinde kendi farklı kimliklerini oluşturmuş ve bu yeni kimliğin getirdiği özgüvenle daha farklı görünmeye başlamışlardı. Elitler tarafından pek hoş karşılanmayan bu yeni stilleri ise içte yaşananın vücut bulmuş hali gibiydi. Bu stil tam manasıyla karşılarında durdukları nesnenin kopyası olmaktan hemde kötü bir kopyası olmaktan öteye gidemedi maalesef.

Giyim kuşamdan başlayıp, saç baş stillerine kadar “zengin” işi ne varsa bunun kopyasını üretmek ne derece yaratıcı ne derece aykırı bir davranış!. Bu davranışları onları anlaşılabilir bir kitle olmaktan uzaklaştırıp, gülünç duruma düşürdü. Dost meclislerindeki sohbetlerde birer alay malzemesi olmaktan öteye gidemediler. Yaptıkları kendilerine has davranış biçimleri birer obje haline geldi TV skeçlerinde, reklamlarda ve filmlerde gülünebilecek vakalara dönüşütürüldüler. Sosyal medyada adlarına gruplar kuruldu ve sağdan soldan toplanan materyeller eşliğinde eğlence kaynağı oldular. Düzen yine kendini “öteki”den korumasını bilmiş ve ondan bir eğlence nesnesi yaratmıştı.

Ve bütün bu olanların tam ortasında kaybolan bir müzik. Oysa ki vakti zamanında müziğin yer altından çıkıp yer üstünde gezindiği süre içerisinde birbirinden önemli işlerde başarıldı bu ülkede. Müzik kanallarından, müzik dergilerinden günlük gazetelerden takip edilen bir çok önemli grup/DJ, devasa parti ve organizasyonlar eşliğinde binlerce kitleye ulaşıyordu. DJ’liğin meslek olup olmadığına dair bin tane haber analizler yazılıyordu. Bu müziğe gönül vermiş bir çok isim yurt dışı festivallerinde boy gösteriyor ülke tanıtımı konusunda ciddi girişimlerde bulunuyordu. Yerli DJ’lerin oluştuduğu organizasyonlar muadili yabancı ünlülerle boy ölçüşebilecek kıvamdaydı.

Müziğin artık tekrardan yer altına inmesiyle birlikte yazılı ve görsel basınında ilgisi yok oldu. Artık yine çok küçük bir kitle bu müziğin içinde ve kendi starlarının peşinde. Belki de en doğru olan yerde ve en doğru sahipleriyle birlikte. Tek fark clubleri artık gülüp eğlendiğimiz “apaçi” dediğimiz kitlelerinin dolduruyor olması.

APAÇİ OLMANIN BEŞ ŞARTI!!!
Elektronik müziği sevip ve müziği tam manasıyla yaşayıp özümsemiş kitleleri tenzih ederiz…

1 – Saç Stili
Mutlaka saçları bir ton jöleye bulayacak ve son mohikan tadında bir kesim yaptıracaksın…

2 – Giyim-Kuşam
Ne kadar kazandığının pek önemi yok. Stilini çok rahat oluşturabilirsin. Taklit ürünler satan sudan ucuz pazarları dolaşman yeterli bunun için. Dört çizgili Adidas taklitten sayılmıyor nasıl olsa.

3 – Müzik zevki
Ne dinlediğinin aslında çok önemi yok. Elektronik müziği çok sevebilirsin. Parti rave gibi atraksiyonlarda boy gösterebilirsin. Dans etmene de gerek yok salın yeter. Sürekli cep telefonuyla oynar gibi yapıp sağda solda tek tük olan memeli varlıkları kesebilirsin. Eve girdiğinde ise İsmail YK eşliğinde sabaha kadar tepinebilir xhamster eşliğinde hülyalara dalabilirsin…

4 – İçme halleri
Bol bol rakı ve bira içip mekana gitmelisin. Yoksa mekanda satılan içkilere paran yetmeyebilir. Bütün geceyi elinde tuttuğun şaşal suyla geçirebilirsin. Aman dikkat bodyguardlar duruma uyanmasın!...

5 – Davranışlar
Çok önemli bir mevzu. Kavgan sistemle gibi davranıp kendinle savaşacaksın. Mazlum tadında fotoğraflar çekip, bunu sosyal medyada eşle dostla paylaşacaksın. Her an seks yapacakmış gibi hazır kıta olacaksın.

CLUBBER OLMANIN BEŞ ŞARTI

1 – Red Bull votka bir parçan olacak…
2 – Adidas ve benzeri markaları sıklıkla giyeceksin. Orjinal olmasına özen göstereceksin.
3 – TV ve radyolardaki müzikleri takip edecek ve eş dost meclislerinde konuşabilecek anlatabilecek kıvamda olacaksın.
4 – Bakkal tabir edilen mainstream müziklere pek yüz vermeyeceksin. Evde istediğin kadar tepin o müziklerle.
5- Yurt içi ve yurt dışı festivallerini takip edecek gerekirse yerinde orada olacaksın…

APAÇİ MARŞLARI
1 – Flowshakerz: Outro Lex
2 – Waveshock: Shake Me Down
3 – SideKick: Deep Fear
4 – Hector Rumba: Rumba
5 – Daddy Yankee: Gasolina

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder